Me Before You
Başlığı Lou'cuğumun bu tatliş elbisesinin şerefine kırmızı yaptım. Yakasını şalla örtme çabalarına karşılık böyle bir elbise giyeceksen onu güvenle taşımalısın demişti Will'ciğim [ugly sobbing :'( ] Neyse yeter duygusallık. Konusuna gelelim hemen. Will Traynor zengin ve hayatının sloganı adeta living la vida loca olan bir insandır. Ama geçirdiği bir kaza sonrasında felç kalır ve boynundan aşağısı tutmaz bir halde tamamen bakıma muhtaç olur. Lou ise kendi halinde, rengarenk giyinen, elinde olanlardan memnun, ailesine destek olmaya çalışan, ekmeğinin peşinde bir kızçedir. Çalıştığı kafenin kapanması sonucu, iş bulmaya mecbur olan ve ailesi tarafından da mecbur bırakılan Lou, Will'in annesi tarafından verilen ilan üzerine görüşmeye gider ve işi alır. Daha önce hiç hasta bakımı yapmamış olan Lou'nun da kafası karışmıştır ama Will'in ailesinin asıl aradığı bakıcı değil, hayat dolu olan ve Will'i de tekrar hayata döndürebilecek birisidir.
- Şimdi kitabını okumuş ve okutturmuş bir insan olarak, filmi dört gözle bekliyordum. Yalnız bende değil, benimle birlikte okuyan arkadaşlarım da öyle. İlk poster çıktığında çıldıran, fragmanla manyağa bağlayan insanlardık bu süreçte.
Bu resim kalp ben. Bumblebee taytı bu ka yakışır :D |
- Bu kadar beklenti yüzünden sanırım film beni tatmin etmedi. Her şey çok hızlı ilerlemişti. Kitabı okumayan bir arkadaşım çok beğendiğini ona öyle hızlı gelmediğini söylemişti. Ama kitabı okuyan arkadaşlarım da benim gibi düşünüyor. Film çok güzeldi ama biraz daha detay olsa iyi olurdu. Filmde anlatılmayan hatırladığım bir detay ise, Lou'nun kalede yaşadıklarıydı. Halbuki bu detay Lou'nun üzerinde büyük bir etkiye sahipti kitapta ve kötü olduğu bir zaman Will imdadına yetişiyordu.
- Filmdeki en güzel şeylerden biri ise Lou'nun kendisiydi, ama pardon kaşları hariç :D O ne oynak kaştır arkadaş, bir ben değil herkesin dikkatini dağıtmış.
#eyebrowsgamestrong |
Zaten çok güzel ve sempatik olan Lou, giydiği kıyafetlerle tam bir minnoşa dönüştü filmde. Farkı tarzıydı :) Böyle cıvıl cıvıl giyinen çok sevdiğim birisi daha var Türkiye'de. Kim mi? Tahminleri alayım diyeceğim de kimse beni tınmayacak gibi geliyor :D Olsun gene de tahminlerinizi yoruma alıyım, diğer yazı da açıklarım kimden bahsettiğimi :D
- Biri bana bumblebee tayt alırsa çok müteşekkir olacağım. Filmdeki favori şeylerimden birisi ve ayrıca Lou'nun Will'in sakallarını tıraş ettiği sahne de çok duygusaldı, kitapta da çok duygusaldı kalp kalp.
- Romantik dram türünde izleyecek bir şeyler arayanlara önerimdir, ama kitabını da okuyun please :)
The Legend of Tarzan
Uzun süre önce Kongo'yu, ormanları ve Tarzan ismini arkasında bırakıp, artık "medeni" bir yaşam sürmekte olan John'a bir teklif götürülür. İngiltere'yi temsilen tekrardan doğduğu yerlere gitmesi ve oralara aşina olan ve halka mal olmuş bir üne sahip olması sebebiyle rapor vermesi teklif edilir. Kendisi reddetse de insanların orada köleleştirilip eziyetler gördüğünü söyleyen ve bu gerçeği herkese duyurmak istediğini söyleyen bir gazetecinin sözleri üzerine gitmeye karar verir. Amma ve lakin danışıklı bir dövüşün içindedir Tarzan. Kendisini öldürmek isteyen bir kabilenin lideri, onu buraya getirtmek için elmas madenlerini vermiştir ve bu rapor planı bir oyundur. Tarzan kendini, Jane'i ve Kongo halkını korumak zorundadır.
- Ben sanırım daha önce hiç Tarzan filmi izlemedim. Belki çocukken çizgi film izlemişimdir ama hatırlamıyorum. Sadece genel bilgi ormanlar hakimi Tarzan ve yari Jane :D
- Önceden hiçbir versiyonunu izlemediğim içinde karşılaştırma gibi bir olayım yok. Ve ben filmi sevdim.
- Tarzan'ın goril annesi çok tatlıydı. Ne kadar minnoş nasıl sahiplendi onu, diğer gorillere diş biledi bebeme ellemeyin diye.
- Jane de iyiydi ama ben Jane'in de uçup kaçacağını sanıyordum, o hiç dallardan falan sarkmadı :D
- Çançiçeği'nin filme getirdiği eleştiri beyaz adamin gene gelip günü kurtardığı ve kahraman olarak lanse edildiği yönündeydi. Bu sene okuduğumuz kitaplarda, incelerken en çok değindiğimiz konu kolonilerdi. Öyle ki kolonileri övmek ve insanları gidip Afrika'yı, Amerika'yı kolonileştirmeleri için teşvik eden pek çok kitap yazılmış. Verebileceğim en basit örnek Daniel Defoe'nun kitabı olan Robinson Crusoe. Okuyanlar zaten fark etmiştir, Friday vahşi iken, Robinson ona medeniyeti öğretiyor. İlk öğrettiği şey ise kendisine "Master" yani efendi demesidir. İnsan yememesini, İngilizce'yi ve Tanrı'yı öğretiyor ona. Bir diğer kitabı Moll Flanders'ta ise Amerika'nın kolonileştirilmesini görüyoruz. Yani kolonileştirmeyi normal ve medeniyet götürmek olarak lanse eden pek çok kitap var piyasada. Tarzan da kitap içeriği hakkında fikrim olmasa da, ki wiki de eleştiri aldığı söyleniyor Afrikalıları vahşi şekilde lanse ettiği için, bu filminde iyi beyaz adam kötü beyaz adamların şerrinden kurtarıyor halkı.
Zafer Bayramımız kutlu mutlu olsun bu arada gençlik :)
"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
hanijuni