20 Eylül 2016 Salı

Swings "Normal" Türkçe Çevirisi

Kendisini pek sevmesem de Swings'in bu şarkısını çok seviyorum. Depresif bir parça ama gene de çok güzel. Mesajım ise negatif değil pozitif çocuklar: Yaşamaya devam, hayat güzel ve olacak!



Gözlerimin içine bak dostum
Ve sence ben kimim söyle bana
Açıkçası son zamanlarda çok zorlanıyorum
Gözkapağı denen bu ağır yükleri her sabah kaldırıyorum
Nefes almaktan yoruldum
Ancak şişelerce içtikten sonra uykuya dalabiliyorum
Gece boyunca telefonuma bakıp duruyorum
Kafamdaki gizli arkadaşımla konuşuyorum
Bugünlerde bir psikiyatra gidiyorum, öyle işte
Pozitif düşüncenin de her daim işe yaradığına inanmıyorum
Gözlerim birisini arayıp duruyor
Solumdaysa çocukluğumdan kalma bir resmim
Sebepsiz yere sert yatağıma uzanıyorum
Dertlerimse annem için yabancı bir dil misali (anlamıyor)
Her on saniye de bir u harfi n'ye dönüşüyor
Kıskanıyorum kuşları, acaba ben ne zaman uçabileceğim

(nakarat)
Ben ne zaman uçabileceğim
Ben ne zaman güleceğim?
Normal olmak zor, normal olmak gerçekten zor (olabilmek)
Ben ne zaman uçabileceğim
Ben ne zaman güleceğim?
Normal olmak zor, normal olmak gerçekten zor

Çok fazla düşünüyorum
Sanki milletin günlüğü benim kafamın içinde
Bence bu bir lanet
Eğer normal olmak bir yer olsaydı, bende orada olurdum
Geçmiş bir takıntı, gelecekse sonsuz bir yeniden başlangıç
Bu ikisi arasında ise uzamış bir sakız parçası
Ukalalık mı yapıyorum ki? İşlerin düzelmesi için ne kadar daha zaman gerekli merak ediyorum
Ama gene de, haykırdığımda, evet bağırdığımda
Sanki birisi kalbimden bir parça koparmış gibi hissediyorum
Yanlış kurulmuş klimanın içine su hızla doluyor
Kış bitince dağdan bir akarsu iniyor
Kör gibiyim, gözlerim açık olsa da etraf karanlık
Tanrı'ma bir kere daha yakarıyorum
Yarın da bugün gibi olacak ve dün de bugün gibiydi
Artık hiçbir şey bilmiyorum, sadece normal olmak istiyorum

(nakarat)

Seni iyi anlıyorum Swings
Söyleyecek o kadar çok şeyim var ama yine de konuşamıyorum
Keşke zihnim bir klavye olsaydı
Kontrol tuşuna ihtiyacım var
Mutluluk sanki çok uzağımda, caddenin karşısında
Hislerim her gün hız treninde
Zorlanıyorum demek de işe yaramıyor artık
Huzur evindeki yaşlılar misali geçmişte yaşıyorum
Umarım ki yarın farklı olacak, olmazsa vay halime
Bazenleri ne bulursam yiyorum
Tanrı'ya inanmasam bile kendi kendime dua ediyorum
Keşke başka bir hayatım olsaydı
Başka bir omza yaslanmak gün geçtikçe zorlaşıyor
Hayat bir sürtük
Bunu çok iyi biliyorum
Kendimi bile unuttuğum böyle gecelerde
O görünen Ay'ın ötesine gitmek istiyorum
Burada normal olamayacağımı biliyorum

(nakarat)
Kaynak
hanijuni

5 Eylül 2016 Pazartesi

Heyecanla Beklediğim Dizi ! K2




 Konusu şu şekilde ;  K2 ülkesine ihanet eden bir memurun ( Ji Chang Wook) ve bir başkan adayının gizli kızının ( YoonA) aşk hikayesini anlatıyor Oğlumuz dizide koruma rolünde hem ülkesi hemde yakın arkadaşları tarafından yalnız bırakılması ile intikam maksadıyla başkan adayının gizemli bir şekilde kaybolan kızını aramasını konu alıyor.
Senaristin diğer 2 dizisini izlemedim ne tarz olur pek bilemiyorum ama benim beklentilerim büyük Healer'dan sonra. Tabi beklentim senaristten değil yakışıklı oğlumuzdan. Ne kadar tip olarak beğensem de oyunculuğu gerçekten başarılıydı.
 Şuraya da çıkan tanıtımları bırakıyorum . Ama şimdilik pek birşey anlaşılmıyor :)







Bu diziyi heyecanla bekliyorum çünkü tek sebebi Ji Chang Wook :) Bir sürü sevdiğim oyuncu ya da idol olmasına rağmen kendisini bence tam benim tipim asdfg :D Yani eminde olamıyorum ama bir sürü hoş insan var seçmek zor ( zaten seçim hakkım vardı benimde )  Şu ana kadar izlediğim tek dizisi Healer.  Ama kendisine ilk vurulduğum zaman daha öncesine dayanıyor. Tam hatırlamıyorum ama bundan 3 ya da 4 sene önce hanijuni ya da çançiçeği bir klip izletmişti :D ne çok ya da kullandım ama hatırlamıyorum işte . Klip Güney Korede 1980 yılında yapılan darbeyi konu alıyor. 4 dakiklık bir dizi gibi düşünün o konseptte çekilmiş. Bu arada eğer araştırmak isterseniz Korede de tıpkı bizde olduğu gibi 80'li yıllar karanlık geçmiş. İşte ben bu klipte gördüm kendisini. Sonra 3 4  yıl geçtikten sonra izledim diziyi ama diziyi izleyene kadar kim olduğunu da bilmiyordum ama hep sevdim . Nı nı nııı işte gerçek aşk işte sadakat :D  İçimdeki fan girl ü biri durdursun :)
Şuraya da dediğim klibi koyayım



Diziyi izledikten sonra ayrıca yazacağım inşallah.Esen kalın :)












4 Eylül 2016 Pazar

Mystic Messenger Oyunu O.O

Allah'ım  ya Rabbim!!!! çocuklar şu an şok geçiriyorum. Biraz evvel pannchoa'daki takıntılarla ilgili bir yazıyı okuyodum ve yorum kısmına birisi  Mystic Messenger demiş. Altına da millet hemen çıldırmış bende bende diye. Dedim bu ne, anime falan sandım ilk baş. Meğersem oyunmuş, simülasyon oyunu. Oyunda bir grup sohbetine dahil oluyomuşun ve grupta da 5 mi 6 mı erkek varmış ve onlardan biriyle hikayen falan oluyomuş böyle. Konuşuyormuşunuz ama hiçbiri gerçek değil, sanal. Bir dizi de başrol olmak gibi bir şey. Şok geçirdim, ilk defa böyle bir oyun duydum ve bu bir türmüş, otome diye. Kızlara yönelik, oyundaki başrol erkekle romance yaşayabilecekleri oyunlar. Aklıma Lucky Romance geldi ama tabii bu çok farklı. Ve oyun epey popüler sanırım, aranızda oynayan var mı? Ne yalan söyleyim çok merak ediyorum ve oynamak da istiyorum çünkü youtube yorumlarında millet çıldırıyo :D Ama utanıyorum, ikinci el utanç yaşıyorum bildiğiniz XD Tanıtım videosunu da atıyım, anime dizi gibi cidden
Oynayanlar yazsın plizzz :D
hanijuni

3 Eylül 2016 Cumartesi

Doctors Dizisi Yorumları


Konusu : Hye Jung ( Park Shin Hye ) birçok zorluk yaşadıktan sonra üniversiteyi kazanıp doktor olur. Annesinin ölümünden sonra iyi geçinemediği babası onu ninesine bırakır. Liseye ninesinin yanında devam eden Hye Jung dövüş sanatlarında da oldukça iyidir. Gittiği lisedeki öğretmeni , hemde ninesinin komşusu olan Hong Ji Hong (Kim Rae Won) ile yolları burada kesişir. Ninesinin mide kanseri ameliyatında şüpheli bir şekilde ölmesi sonucu Hye Jung bu işin peşini bırakmamakta kararlıdır. 12 sene sonra ninesinin öldüğü hastanede çalışmaya başlar ve lise yıllarında yolları ayrılan Hong Ji Hong ile onunda aynı hastanede çalışmaya başlamasından dolayı tekrar kesişecektir. 
Dizi hakkındaki yorumlarımı sıralamak istiyorum;

-Aksiyonun fazla yoktu bu açıdan monoton olabilir. Yani bilinen dizilerin aksine çok karmaşık ilişki yapısı yoktu . Bilirsiniz o senaryoları , kankan aynı zamanda eltin çıkabilir ya da can düşmanın birden oğlun/kızın olabilir. O açıdan gerçekçiliğini sevdim.  

- Benim asıl başlama nedenim zaten Kim Rae Won'dur. Kendisi ile birçoğunuz gibi My Little Bride filminde tanıştım ve o gün bu gündür kalbimin bir köşesinde durur. Bayağı yaşlanmış olmasına rağmen sevgimden hiçbir şey azalmadığını söylemeliyim :) Objektif ya da subjektif mi bakıyorum bilmem ama dizideki karakterini de çok sevdim. O kadar tatlış bir kişiliği vardı ki . Allahım dedim müslüman versiyonları için bolca amin :D

-Yan karakterler de sevdim ben. Lee Sung Kyung'a zaten Chesee in the Trap'te bayılmıştım (rolünü güzel yapması itibariyle yoksa karakteri kafasını duvara sürtüp kıvılcım çıkarmalıktı). Bu kıza baktığımda ağzında sakız alaycı kıskanç biri olmak için doğduğunu düşünüyorum :) Yine ikinci oğlan rolündeki Yoon Kyung Sang'ı da sevimli buldum. Açık sözlülüğünü sevdim. Daha önce söyledim muhtemelen 4785568 kerede söyleyeceğim Kim Rae Won'un kalbimde VIP koltukta otuması hasebiyle  Lucky Romace gibi bu dizide de ikinci erkek sendromu yaşamadım . Sorry ^^

-Kim Rae Won'la Park Shin Hye'nin uyumuda hoşuma gitti. Dev , tutkulu bir aşk değildi. Daha çok birbirini en iyi anlayan iki insanın arasındaki aşk durumu vardı bana göre. Ki böyle aşkların raf ömrünün daha uzun olduğu kanaatindeyim. Ayrıca kızımızın başrol oğlumuza sırtını dayayan sönük , ezik bir tip olmamasını sevdim. İçimdeki feminen taraf pek sever kendi ayakları üzerinde duran kızları.

-Belki yaşları itibariyle midir yoksa rolleri itiberiyle midir bilmem ama saçma sapan yanlış anlaşılmalar çocukça küsüp barışmalar olmaması güzeldi. Genel olarak senaristlerin en sevdiği şeylerden biridir habire küstür barıştır. Ben , diğer senaryolara göre reyting yapmasa da olgun anlayışlı insan modelini daha çok seviyorum artık. Artık diyorum çünkü bir kaç sene öncesine kadar (ergenliğimin zirvesindeykendi , o yüzden :D ) daha çok narsist , sinir bozucu başrol beylerinden hoşlanırdım ( Hala da hoşlansamda ciddi düşünmüyorum onlarla :) Çünkü hepsi kapımda sıra vaziyetteler şuan). Evet 20'li yaşlara geçince ideal tipi 180 derece dönenlerden oldum.

-Yüksek bir reytingle final yaptı ve finali saç baş yolduracak cinsten değildi neyse ki :)

-Son olarak eğer aksiyonlu , entrikalı , beyin yoracak bir dizi havanızda değilseniz. Bir mola vermek adına izlenilesi diyorum .
   
Bundan sonrası spoiler içermiyor :D Biraz replik lakin korkmaya luzüm yok. Sevdiğim bölümleri kendi düşüncelerimle derlediğim bir kısım oldu.

Kızımız bu sahnede pek etkilenmişti hocasından. İnsanların hayatında dönüm noktaları olur. Biri ya da bir olay gibi . Tüm akışı değiştirecek cinsten. Aslında akış değişmez sadece ilahi bir mesajdır bence böyle şeyler. Bundan sonra hayatın aslında bugüne kadar planladığından ya da tahmin ettiğinden çok başka olacak diye. Sadece dizi yazısı olmadı farkındayım ama her yiğidin nasıl bir yoğut yeyişi varsa her bloggerında bir yazı yazışı vardır. Biyolojik yaşım 20 ama akıl yaşım 80 miş gibi ahkam kesebilirim. Kanım deli akıyor içimde tutamadıklarım var sayın okuyucu :) Anlayış göstermenizi rica ederim :)


Aralarda verilen minnak mesajlar çok hoş geldi bana. Bunu da çok beğendiğim için paylaşmak istedim . Çok hoş bir söz değil mi ? Bunu görünce üniversiteyi kazandığım yaz aklıma geldi. Bayram tatilinde tüm sülale tebrik falan etti böyle mutlu oldular. Aynı şekilde arkadaşlarım da .Mutluluğumu ikiye üçe beşe katlayan onların tepkileri olmuştu. Klişedir işte ama kesinlikle doğru bir söz. Mutluluğun paylaştıkça çoğalması :) 




Son olarak bu keyfi  kısmen alakasız kısımı yine çok beğendiğim bir kısımla sonlandırmak istiyorum. Buradan buluşmam gereken  beyaz atlı prensime sesleniyorum. Atından in ve daha teknolojik bir yöntem seç :D (Zeka yaşım 11 evet)

Böyle bakınca tuhaf bir yazı oldu ama artık hoşgörün sevgili okuyucu :) Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle
ESEN KALIN... 








1 Eylül 2016 Perşembe

Sinema Günlükleri 2

Eveeeet kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tarzan'ın ardından izlediğimiz film, bu senenin beklenen filmlerinden biriydi.
Suicide Squad
Öte dünyalı ve herhangi normal gücün yok etmesinin zor olduğu bir tehditle karşı karşıya kalan ABD hükümeti, çivi çiviyi söker diyerekten anti kahramanlardan bir ekip kurmaya ve bu karşıt gücün önüne salmaya karar verir. Her biri belli bir kötü güce sahip olan ve hapishanede müebbetlerini tamamlamaya çalışan anti kahramanlar da, kendilerine sunulan şartlar karşılığı, ki pek de etkisi yok bu şartların çünkü mecburlar yoksa ölmeleri bir tuşa bakıyor, olaya dahil olurlar. Bir yandan bunlar düşmana karşı ilerlerken bir yandan da Joker sevgili yari Harley Quinn'i kurtarmaya çalışır.

  • Filmi merak ediyordum ama gitsem mi gitmesem mi kararsızdım. Batma da gidelim deyince gittik ve neymiş bu kadar beklenen diye izledik. 
  • Benim çok beklentim kalmamıştı çünkü yorumlarda da kimse beklediğini bulamamıştı. Hardcore bir DC fanı falan da olmadığım için, normal beklentilerimi karşılayan bir film oldu.
  • Üstün şeyler beklemeye gerek yok. Eğlenmek için gidebilirsiniz cici cici.
  • Will Smith tabii ki de gene kalpti. Bir de İngiliz bir adam da vardı. Onun konuşmaları, mate diyişleri falan çok tatlıydı :)
  • Joker psikopat arkadaşlar. Zavallı Harley de onun etkisine kapılıp gidiyor. İkisi de uçuk oluyor. Lütfen düzgün aşklar isteyelim. :D
  • Filmin müzikleri güzeldi bir kere. Tebrik konduruyorum. 
  • Filmde bu kahramanlar dışında gördüğümüz bir kahraman da Batman idi. Yalnız izleyeceklere uyarım, filmden hemen çıkmayın. Bitiminden sonra küçük bir sahne var, ki sinir oluyorum insan bir uyarı yapar, arkadaş gitmeyin der. Bu sahneyle de devamı gelecekmiş gibi gözüküyor.


-Bu da Harley Quinn ve Joker theme şarkısı
Don't Breathe
Rocky adında bir genç kız sorumsuz annesi ve küçük kız kardeşiyle yaşamaktadır. Money adında bir sevgilisi ve Alex adında bir arkadaşı vardır. Küçük çapta soygunlar yapıp cep harçlıklarını çıkaran bu gençler, bir gün büyük bir vurgun yapmaya karar verirler. Bu soygun sonunda California'ya gidip, tüm sıkıntılarını geride bırakacaklardır. Evine girmeyi planladıkları adam, kör bir savaş gazisidir. Kuş uçmaz kervan geçmez bir mahallede yaşayan adamı soymak çocuk oyuncağı gibi gözükmektedir bunlara. Adamın kızı bir araba kazasında ölünce, vuran kızın ailesi adama yüklü bir miktar para vermişlerdir, bu çocuklar da onu alıp California hayallerine uçmayı düşünmektedirler. Düşünürler düşünmesine de, bu girdikleri evden çıkmak pek de kolay olmayacaktır, zira ummadık taş baş yarmaktadır.

  • Filmi çok merak ederek gittim çünkü yorumlar çok beğenildiği yönündeydi. İlk partı hemen bitti ve pek de aksiyon yoktu ama olaylar ikinci kısımda yaşanmaya başlandı daha çok.
  • Oyuncuların hiçbirini izlememiştim daha önce, yani en azından farkında olduğum kadarıyla öyle :)
  • Korku değil gerilim filmi. İkinci kısımda da insanı geriyor zaten.
  • Filmde tiksinç ve iğrenç sahneler var, o yüzden ben şahsen 18 yaş altını yanınızda götürmenizi önermem. Bazı iğrenç şeyler duyuluyor ve görülüyor filmde.
  • Sonuna bakarsak devamı da gelecek gibi duruyor.


Veeee geçen yazı da bahsettiğim ülkemizdeki rengarenk giyinen insana gelecek olursak, kendisi tabii ki de Gülhan Şen'den başkası değil :) Kendisine bayılıyorum (instası için tık tık), eskiden beri hayalim onun gibi olup dünyayı gezip böyle güzel bir program yapabilmek. Kim bilir bir gün olursam size de kimliğimi açıklarım buradan çocuklar :D


Tekrar görüşmek üzere, hoşça kalın :* 
hanijuni