27 Temmuz 2013 Cumartesi

En Güzel Atıs

Güney Kore'nin Ritmik Jimnastikçisi Shin Soo Jin manyak bir atış yaptı gençler :D
Belki çoğunuz görmüşsünüzdür, SNSD kızları Jessica ve Tiffany'nin bezybol açılış maçlarındaki komik atışlarını aslında atamayışlarını :D
Artık gelenek haline dönüşen bu atışlar, kız grupları, aktrisler ondan sonracağıma Miss Korea'lar tarafından gerçekleştiriliyor, maksat sporcuların gözü gönlü açılsın :D Örneğin KARA grubundan Jiyoung ve Seung Yeon'nun açılışta toto danslarını yaptıkları atış :D
Örneğin Miranda Kerr o.O
Ama ne yazıktır ki Miranda Kerr de atamayıştan nasibini alıyor... Sonracığıma bir de Kim Yuna var ki ben kendilerini çok severim, buz patencisidir, mükemmeldir, atışı da kendisi gibi hoş :)
Neyse konu dağıldı biz Shin Soo Jin'e geçelim. 2-3 hafta önce olan Doosan Bears VS Samsung Lions maçının açılışını kendileri ritmik jimnastikçi olan Shin Soo Jin yaptı. Ki bu gelmiş geçmiş en manyak atıştır herhalde... 360 derece dönüş yaptığı atış zaten izlenme rekorları kırmış, şu an youtube da 10 milyon küsür :D Videosunu da koyalım:
Ritmik Jimnastikçi olan bu Agasshi, henüz 22 yaşında. Aslında eski ritmik jimnastikçi desek daha doğru olur. Çünkü 2010 yılında bileğini incitmesiyle emekliye ayrılması da bir olmuş :( Zaten halkın dikkatini pek çekemeyen jimnastikçi, bir de emekli olunca hepten unutulmuş, ta ki bu maça kadar. Kendisi Boosan Bears'ın büyük bir hayranıymış. Bears'dan olan bir arkadaşı bu kızçeye sadece güzel kızların açılış seremonilerinde top atma lütfuna eriştiğini söylemiş, bu çocuğumda kendisinin hiçbir şansı olmadığını düşünmüş, ki sanki çirkin de, çok güzel bence.
İşte böylelikle atışı yapmış ve tüm gözler bir anda ona çevrilmiş, bence çok da iyi olmuş çok da güzel olmuş :D

Ha bu bir şey mi canım :D Ben böyle aynı anda aşağı yukarı bir tur yapıyorum da bir de ek olarak sağ sol dönüyorum 360 derece :D 
hanijuni

21 Temmuz 2013 Pazar

Confessions VS Don't Cry Mommy

Selam gençler;
Valla şu an bu yazıyı nasıl yazıcam bilmiyorum, ilham gitti sanırım bende saçmalarsam affedin, zorunda mısın kardeşim yazmak diyorsanızda ee boşuna mı izledim ben bunları, yani en azından ikinciyi, amacım bir ikisinin arasında bir değerlendirme yapmak.
CONFESSIONS:
Afişte görmüş olduğunuz annemiz, bir ortaokulda öğretmen. 4 yaşında bir kız çocuğu olan bekar bir anne. Bu annenin minik şeker kızı ölür, anne de bir süre sonra kızı öldürenlerin kendi öğrencilerinden olan Öğrenci A ve Öğrenci B olduğunu öğrenir. Bunu öğrenmesine öğrenmiştir ama bir faydası yoktur. Çünkü 14 yaşının altındaki öğrenciler işledikleri suçlardan mesul tutulmamaktadır. Anne de intikamını kendi almaya karar verir. Ve okuldaki süt içme saatinde bu iki öğrencinin sütüne HIV virüsü karıştırarak intikamının ilk adımını atar. Ama bu daha başlangıçtır, çünkü intikam soğuk yenen bir yemektir.
DON'T CRY MOMMY:
Yine afişte görmüş olduğunuz annemizin intikam hikayesi. Kızı Eun Ah okuldaki 3 serseri çocuk tarafından tecavüze uğrar. Adaletin hiçbir halta yaramadığı memlekette o mal öğrencilerde hiçbir ceza almadan, çocuk hukukundan yararlanarak, sırtara sırtara mahkeme salonunu terk ederler. Kızınından da bozulan psikolojisi sonucu intihar etmesi üzerine annesi çıldırır ve kendi adaletini kendisi sağlamaya karar verir.

Şimdi bu iki filmi karşılaştıracak olursak açıkçası birinci filmdeki intikam daha güzeldi. Aslında film ikinciye nazaran her şeyiyle, kurgusuyla olsun efendime söyleyim işlenişi ve müzikleriyle çok daha güzeldi. Biraz yavaş olmasına rağmen annenin git gide manyaklaştığını ve intikamının da intikam olduğunu gördük. Bu Confessions zaten Yabancı Filmler dalında Oscar'a adaymış da kazanamamış. Bir tane de fragman koyalım şuracığa.

Görüldüğü gibi fragmanı bile manyak, yani alanın kaliteli filmlerinden.
Müziklerinden de koyalım:



Müzikleri gerçekten çok hoş. Birinci ve ikinci parça favorim zaten. Şimdi o değilde, bu benim izlediğim üçüncü japon filmim. Birincisi Battle Royal ( ki açlık oyunları çıkmadan önce onun bu filmin kopyası falan olduğunu okumuştum izlemiştim), ikincisi Himizu, üçüncüsü de bu işte. Bakınca gerçekten de benim Japon filmi seçme konusunda yardıma ihtiyacım var. Gitmişim ne kadar piskopat film varsa onu izlemişim. Cidden 3 ünde de birileri birilerini kesiyor biçiyor, benim japonya korkum bunlardan geliyor sanırım. Öyle ki şükrediyorum burada doğmuşum diye, çünkü izlediğim bu üç filmde de psikopatlıklar diz boyu. Bana azıcık görüşlerimi değiştirecek filmler söyleyin.
Neyse bu Japon muhabbeti çok uzadı, ikinci filmede yorum yapayım azıcık. Şimdi ben bunu görünce iki gün önce izlediğim Confessions 'a benziyor diye izledim. Bu film teknik açıdan onun yanında solda sıfır kalır, ama filmin amacı zaten mesaj vermek. Yasaların düzenlenmesi, adaletin yerini bulması. Verdiği mesajı da güzel vermiş. Aslında bu filme yorum bile yapamıyorum çünkü yorum  yapılacak bir şeysi yok, hassas konular, konusu belli verdiği mesaj belli. Dünya da artık gerçekten bir şeyler değişmeli, insanlar, insan haklarına, ahlaki değerlere daha çok önem vermeli ki böyle olaylar yaşanmasın, cezaları en adaletli şekilde verilsin. Şu an cidden ne yazacağımı ne diyeceğimi bile bilmiyorum. Bunların aynısı kendi ülkemizde de yaşanıyor. Nasıl bir insanlıktır bu? Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın, o şerefsizler de bu dünyada da öbür dünyada da cezalarını bulsunlar. Filmin sonunda da ülkedeki gerçekleri yazmışlar, onunda bir resmini paylaşıp gideyim.


hanijuni

18 Temmuz 2013 Perşembe


ÇANÇİÇEĞİ IS COMEBACK...

Uremmanida didıl ottukanikaniya. uzun süre sonra yaşadığımın belirtisi olarak yazı yazmaya karar verdim(şimdi millet dicek zaten oturmuş seni bekliyoduk bizde!cham)  aslında yazmak istediğim mükemmel dizi filmler var ama yazmak da yetenek işi güzelim filmin dizinin içine etmemek lazım .Bi gün onları da yazacak levele gelirim inşallah. O zamana kadar beni böyle kabul edin. Bu filmi yine bir yeppuda turunda buldum. Amacım eğlenceli saçma sapan bişey izlemekti acık gülmek amacıyla ama karşıma bir anda bu film afişi çıkınca Ajussim gözüme pek bi cool gözüktü. Dedim ki çançeği boşver eğlenceyi actiona gel.




Filme büyük bi beklentiyle başladım ama filmi sevdim mi sevmedim mi bilemedim galiba sevdim. Lakin mükemmel de diyemem şimdi. Ajussiyi tanımayan yoktur demicem illa vardır.

Ben ilk t-aranın kısa film kliplerinde gördüm amca bayağı havalı gözüküyodu. şekil a aşağıda ajusshiden cool tavırlar. t arayı aman aman sevmesem de bide mantığıda bi yere bıraksak hoş klip olmuş Allah için. ne demişler yiğidi öldür hakkını yeme.


Sonra yenilerde sayılır bir dizisi çıktı greatest love orda da başlarda çok cool gözüksede aşk insanı fena bozuyo. Gerçi bozulsa da saçma sapan bir hoşluğu vardı o nası bi tanımsa. 
 Tarafsız yorum yapamıyorum çünkü ajussiden niyeyse büyük beklentilerim var  tipten kaynaklanıyo sanırım cool falan ya sanki oynadığı her film dizi iyi olmak zorundaymış gibi algılıyorum. O kadar şey yazdım ajussi ajussi deyip duruyorum kim bu ajussi diyenlere gelsin bu heceler cha seung won. zaten klipten de tanıyanlar vardır.



Bıyık da manyak yakışıyo hani zaten bıyıksız çok garip oluyor.  Başroldeki teyze, song yoon ah, manyak tanıdık ama nerden tanıdığımı hatırlayamadım filmlerine dizilerine baktım ama onlar da tanıdık değil ama hayırlısı belki hatırlarım bi ara.
Film hastanede araba kazası geçirmiş bi adamla başlıyo ki bu adamı unutmamak gerekir. Kimin tuttuğu belli olmayan ama kime tutulduğu belli olan kiralık katilimiz aslında dedektif Kim’i(cha seung won) öldürmek için gelirken kaza geçiriyor. Sonra adamın akıbeti meçhul gibi gözüksede ilerleyen sahnelerde comeback yapıyo amca bunu neden anlattım amcayı unutmayın diye. Böyle deyince amca çok önemli bi şahsiyetmiş gibi oldu ama değil olay önemli. :( Karmaşık çançiçeği geri döndü;)  Dedektif kimin çocuğu araba kazasında ölüyor bu olaydan sonra karısı adama hep soğuk davranıyor adamdan iyice uzaklaşıyor falan . Bu olaydan bir yıl sonra bir cinayet işleniyor. Olay yerini incelemeye gönderilen ekipte tabi ki dedektif Kim de var . Olay yerini incelerken karısının o sabah taktığı küpe ve giydiği ceketin düğmesini buluyor birkaç kanıt daha var ve delillerin hepsi kadının cinayeti işlediğini gösteriyor adam yıkılıyor tabi doğal dedektif Kim kimse görmeden kanıtları saklıyor ,yok etmeye çalışıyor ama nafile fark eden ediyo hacı. Dedektif Choi (kendileri 2 yıl önce olmuş bir olaydan dolayı Kim’e öfkeli) bunu farkediyor ama o an ele vermiyor alttan alttan subliminali veriyo ajussinin içine korku salıyo da oda kötü adam değil bee yazık. Öldürülen adamın abisi çete lideri çıkıyor adam manyak sorunlu polise kafa tutuyo falan bildiğiniz sayko mafya imajı çiziyor. Kardeşinin öcünü almak istiyor daha doğrusu o ayaklara yatıyodaa bu dünyada herşey fake herkesin  gizli amaçları var. O gizli amaçları da artık izleyen görsün ben bimem benden bu kadar.

 Şimdi bu kadar şeyi yazdıktan sonra düşündüm ve iyice karar verdim film öldüm bittim geberdim denilecek bi film değil, film güzelimiş denilebilir ama  yine bu muhterem koreli senarist amcalar teyzeler filmlere son yapmayı öğrenmeli.  

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Mim Mim Mimimimi Mim Mim


Ve evet ey ahali! Duyduk duymadık demeyin, ilk mimimiz( bu kelimeyi çok sevdim :D) gelmiş bulunmakta. Buradan muhterem hanımefendi Paul Muad Dib'e teşekkürlerimi sunarım :D Aman hanijuni, bizde hanijuni mim yazsa da okusak diyorduk gibi cümleler yok ona göre, okuyun, kültür olur, hem ilerde çok ünlü bir insan olduğum zaman beni, yazılarımı çok ararsınız :D Belirtmek isterim ki başlığım tin tin tirimini hanımın uyarlamasıdır :D E başlayalım o zaman, Ayo Gençler!! :D
Ben Kimim?
O, içinizden biri, o halkın sesi!! :D Bugün benim çenem çok düştü, ciddiyete davet ediyorum kendimi o.O
Efenim ben Hanife, 18 yaşındayım, üniversite öğrencisi olacağım inşallah, tercihimizi yaptık bakalım, hayırlısı :)
Blogumun adı nereden geliyor?
Bu blogun adı, diğer bir yazarımız olan ama daha çok uzaktan bakmayla yetinen Çançiceği hanımdan geliyor. Şahışları bir dizi izlemişti, neydi, böyle Gisaeng li 40 bölümlük bir şeydi, orada kadının çocuğunun adı Çançiçeğiymiş, dedim gel seni baş yazar yapayım, blogun adını da Çanciçeği koyalım, ama sonuç ne yine en çok yazan benim :D
Blog açmaya nasıl karar verdin?
Ben şimdi 10. sınıfta mı yalan olmasın bak şimdi 11 de olabilir, bunlardan birinin yazında açtım, ertesi gün sildim, sonra gel zaman git zaman bu Çançiçeği bana dedi ki ( ortam sanki çançiçeğinin dedikodusunu yapıyormuşum gibi oldu :D) bizde açsak blog dedi, bildiğimizi gördüğümüzü anlatırız, bende tamam bacım sen bana bırak dedim, ilk wordpress de açtım sonra da buraya taşıdım blogu :) Ha yazı işinde falan hiç iyi değilizdir ama elimizden geldiği kadar içimizdekileri anlatıyoruz.
Neden yaşam blogu?
Bilmem, yani böyle iyi, başka türlü nasıl olur bilmem, aslında varya ben bu soruyu anlamadım, 40 kere okuyup düşünmeye çalıştım ama beyin istemiyor tükürüyor hacı, pass! :D 
Kişiliğim?
Valla ben de pek emin değilim kişiliğim hakkında, akrep burcuyum ama hiç belli etmiyormuşum, değişkenim, duygularım çabucak değişir, o yüzden belirli bir şekli yok. Bir insanı, yani hayatımda normal dereceye sahip bir insanı, bir gün çok sevip ertesi gün kendisine gıcık olabilirim, tavırları falan çok etkilidir insanların bende, ama bu benim pıtırcık(!) panpalarım ve bazı kimseler için geçerli değil, artık onlar içime yer etmiş, sevmeme gibi bir seçeneğim yok, döverler zaten yoksa :D
Böyle ben dediğim gibi yine sevgi konusunda tutarsızımdır, benim için bazı insanlar vardır, ilk görüşte onu sevmedim derim, ne dersen de fikrim hiç değil ama zor değişir, ön yargı mı var ben de ne? Sevdim mi de tam severim yinr belirli kimseleri, onlar ne yapsa doğru gelir.Sonra ota poka gülerim, hatta bir kere kuzenimi kaybetmiştik, millet kopturuyor dehşet ifadesiyle, ben gülümsemeyle, orada bende dehşete düşmüştüm ama işte ifademe hakim olamıyorum, bunun bir kısmı da bana komik gelmişti sanki gerçek değilmiş filmmiş gibi :D Hatta bu yüzümün güleçliği karnemdeki öğretmen görüşlerine falan da yansımıştır, hatta birinci sınıfta çok gülecim diye( ne alakaysa) külkedisi ben olmuştum tiyatroda :D
Barış yanlısı bir insanımdır, insanlar konuşa konuşa derim hep, ha konuşamıyorsa döve döve leveline de atlamayı bilirim ama :D
Çekingenimdir, nefret ediyorum bu huyumdan ama, hatta elim yüzüm bile titrer bu yüzden, hebele hebele olurum :D Ama perdelerimi kaldırdığımda aslan gibiyimdir, gülerim, çen çen çene çalarım, dans ederim falan, küfür bile( hafif derecede :D) ederim :D Ama hepsi panpalarımın yanında, yani bir nevi ciddi manada iki kişiliğim var gibi, ortamı bulduğumda 360 derece dönerim, gerçek benliğim açığa çıkar :D
Safım biraz sanırım, insanlara çabuk güvenirim, bazen de bunun ceremesini çeker ve arkadaşlarımdan azar yerim :D
Bir de erkeklerle pek konuşamam, çekinirim, ilkokuldan beri belirli erkek arkadaşlarım olmuştur, ama onlarda çok iyi çocuklardı ha şimdi, diğerleriyle hep bir mesafem olur, ama tabii el ense tokatlık değilizdir içten ama mesafeli :)
Hoşlandıklarım?
Kitap ,müzik, nescafe, milkshake, sinema <3, Kore, en son gözdem Kim Woo Bin <3, papatya hem de çok, kitabevleri, bebekler ( görünce kendimden geçerim ağzım burnum elim yamulur yani o derece) , süper kahramanlar first'üm Spiderman her türlü izlerim onu, Samsung Galaxy Notedan da hoşlanırım yani :D, bale, su balesi ve buz pateni izlemeyi çok severim, Uzak Doğu sporlarını da keza öyle ayrıca onları öğrenicem de, piyano, keman, Jetix ve Nickelodeon çizgi filmleri, 1.90 boyunda yapılı kaslı namjalar  ve daha bir çok şey :D
Hoşlanmadıklarım?
Unun bana verdiği his hani şey gibi tahta çizilmesinin aynı ama mecbur yine dokunurum :D, arkadaşların birbirine mal, gerizekalı demesi böylelikle samimi olduklarını falan zannediyorlar ama bence çok saçma sinir olurum, erkeklere dokunmayı sevmem böyle şakalaşmak babında bazı cıvık kızlar vurur ya onlarda onlara vurur ortada bir ya salak, eşek kiyaaaa modları olur, böyle şeylerden mümkün olduğunca sakınırım gerekirse eğer tekme en iyisi :D Zorla kendini sevdirmeye çalışan insanlar, yanlışı doğruymuşçasına yapmaya devam edenler, bir de insanların zevklerine laf edip kendini üstün görenler, sinemayı başka bir yerle karıştırıp tuhaf işlere girişen couplelar :P vs. vs. ( Kınamıyorum ama Rabbim aman hani kınadığımız başımıza gelmeden ölmezmişiz ya, bu yazı sadece hani böcek sevmemek gibi bir şey )
En çok sevdiğim makyaj malzemem?
Yok ki, bende zaten bir dudak kremi naleti vardır, aldığımın ertesi şu döndürme yeri bozulur, halbuki aynısını alanların ki sapasağlam, bu gerçekten de bendeki bilimsel kanıtlardan biridir :D
Çantamda olmazsa olmazım?
Cüzdan, mp3, kitap, krem ( elim yüzüm çok kurur da hatta babam bana '' çorak Hanife'' der :D), fiş ( atmayı unutup tıkıştırırım çantama hep :D) Bakınız cep telefonu yok, çünkü kendilerini hiç sevmem unutur dururum ya da şarjı olmaz, ve bu güzel bir mp4 görevi görebilecek bir telefonum olana dek devam edecek :D
En son okuduğum kitap?
Akıl ve Tutku, hadi promosyon filmde söyleyeyim Matrix, hadi yine iyisiniz :D
İşte böyle gençler, kimi mimleyim bilemedim ki şimdi, okuyan var mı blogu onuda bilmiyorum ama bu mim benden şu gençlere gitsin :D
Yuna'nın Kore Günlüğü
Japon Kurabiyesi
Umarım görür ve yazarsınız :)
Bu uzun yazımı okuduğunuz için teşekkürlerimi iletiyorum ve sizleri hediye olarak 2PM oğlancıklarıyla baş başa bırakıyorum :*
hanijuni

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Bir Ben Var Bende Benden İçeri etc.

( Arkadaş grubumuz)

Selamlar olsun a dostlar!
Sanırım içimdeki yazma ve bir şeyler anlatma isteğiyle geldim buralara. Normalde kendimden hiç böyle şeyler beklemem ama nolduysa böyle bir şekil olmaya başladım o.O Son zamanlardaki stres sıkıntı olayları falan yaşıyordu iç benliğim ondan ötürü sanırım, cidden beynim ve kalbim çatışma yaşıyor gibi... Birisi çok aç gözlü - ki hangisi olduğuna karar veremedim- önüme gelen diziyi izlemeye başladım, ama daha yığınla yarım dizilerim var onları bitirmemi bekleyen.
Dedim ki yazın başında hani bari şu yarım kalmış Amerikan dizilerini bitir tatlım - kendimle çok nazik konuşurum öyle böyle değil- neyse ondan sonracığıma bitir dedim, başladım. Hani daha pek biten yok, bir vampir günlüklerine yetiştim çok şükür ama onda da zaten 15 bölüm falan gerideydim, yetiştim, sonra HIYM var onda da çok şükür 3. sezona geçtik ilerliyoruz, supernatural da da başladım 5. sezondaydım hâlâ da öyleyim ama sonlara yaklaştık çok şükür. Ya o değilde baktım bir bu Dean'le Cass tuhaf tuhaf sevgili gifleri falan yapmışlar, oooo bebeğim yüzyıl oldu onlar olalı diyorsunuzdur belki ama ben çağı geriden takip edenlerdenim, çok sinirim bozuldu yaaa hiç hoş değil yani arkedeş bunlar, sapkın sapkın fanartlar falan, bu gençlik nereye gidiyor ben bilemiyorum yani...
Neyse Amerikanlardan var mı bir düşünüyüm başka, ha bir de Sense and Sensibility'nin dizisine başlamıştım ama zaten 4 bölüm kitabı okuyunca da böyle geri döneyim demedim, azıcık sıksam zaten bitiricem de işte 3 buçukuncu bölümdeyim :D
Sonra bir de Lost in Austen diye bir dizinin 1. partına bakmıştım, hani fikrim oldu sonra belki devam ederim diye ona ilişmedim, ha bir de Downtown Abbey diye bir İngiliz dizisi var o da zaten meşhur bir diziymiş onuda sonra izleyeceğim zaten güzele benziyor siz de izleyin yani...
Sonra daha izlemek istediğim dolu Amerikan dizisi varda işte ne ara izlersem 70 yaşında mı listenin sonuna ulaşırım bilemiyorum yani o.O
Ha Merlinde beni bekliyor ama, yok ya beklesin Arthur geri döneceğim bebeğim :*
Sonra daha Kore dizilerim beni bekliyor hemde o kadar çoklar ki :O Format atıldığından bilgisayara yarım kalmış dizilerim vardı, bende arkadaşım onları bana atana kadar yenilerine başladım, sonra o yarım kalmışlar geldi, yenilerin üsüne birikti, sonra bana bir bastılar, ben daha da yenileri indirmeye başladım, sonra ondan bir tutam falan derken vuhuuuuu koptuk yani :D
Şu an onları izlememi bekleyen dizilerim My girl, ki öyle çok bölümde kalmadı 4 mü ne ama bekliyor yavrucak 2 aydır; sonra Greatest Love, bu da formatın gazabına uğradı yoksa çok güzelsin bebeğim sana laf yok ama bekle beni ''unni will come back :*''; sonra çok şükür Nice Guy'a çok uzatmadan - 3 hafta- sonra geri döndüm, ilişkimiz çok güzel düzenli ilerliyordu ama işte nazar değdirdiler bize, ikimize <3, sonra gittim Full House'u indirmeye başladım, ha bir de Hear Your Voice ve Goddess Of Fire( Moon Geun Young  için) ve Monstar - ki bunu online izliyorum çok şükür '' JunHyung <3<3''...
Ve dolu filmde indirdim - Asya filmi- ama daha izlemedim, dediğim gibi biraz Batıya doğru yönelmem gerektiğine karar verdim, her gün bir film izliyorum, dün mesela 21 Jump Street'i izledim, ne kadar sapkın olsada çok güzeldi, çok güldüm, bunu yazsam hoş olur aslında :D
Sonra ne kadar sosyal ağ varsa facebook ve twitter hariç( onlara üye değilim) affedersiniz her poka üye oldum sanırım şifrelerimi unutmadığım sürece de aktif olurum herhalde, bunların arasında ne var; soundcloud, fizy, instagram,vikikitap( ki bu çok güzel neyi okuduğunu insan görebiliyor, hedef belirliyor falan), tumblr- ki şu an buna takıkım resim albümüm uçuyor,çok güzel <3...
Sonra youtube da çok güzel kanallar var bir ara onlarıda anlatıyım şeker şeker şeyler, sizde faydalanın canlar :D
Bu aralar her şeye elimi atasım var ama çabuk bırakıyorum, genetiğimde bir bozulma falan başladı bence, CALL ME A DOCTOR, pleaseee!
Oh içimi döktüm rahatladım bu yazıyı kaale almayın kendileri niçin var zaten hiçbir mantıklı açıklamam yok, ha birde anime bitircem inşallah daha onlarda beni bekliyor!
Buradan akrabalarıma selam ederim, sarı kıza iyi bakın ve küçük sincap esramı da buradan öpüyorum ;*, fat geri dön geri dön ne olur geri dön!! :D 

hanijuni